“Yas ile çalışmak istiyorum” dedim danışmanıma.
Önce üzüntümü hissettim, sonra üzüntümün altındaki çaresizliğim boğazımda düğüm düğüm belirdi. Biraz o anın içinde kalabilir miyim, diye baktığımda tüm bedenim bir anda dondu. Ne kadar zormuş o anın içine girmek ve o anda kalmak. Bedenime değişik bir his geldi. Üst bedenim burada, şu anda ve sandalyede hissederken, alt bedenim sanki bana ait değilmiş gibiydi. Biraz daha o anın içine girdim, nefesimi takip ederek beklemek istedim, meraklandım. Ne oluyor, bedenimi neden bu kadar kopuk hissediyorum diye. Ve sonra bekledim bedenimden, bu sessizliğin, bu kopuk halin bir hareketi var mıydı acaba? Derin bir bekleyişten sonra bir imaj gözümün önünde belirdi; sanki bedenimde bir çorap var ve o çorabın içinden ellerim ile çıkmaya çalışıyorum. O kadar mücadele ediyorum ki o derin çaresizlik içinde bir yol bulmaya çalışıyorum.
Ve tam o sırada dışarıdan gelen danışmanımın sesi şöyle diyor; “Bazen kudretimiz her şeye yetmeyebilir.” Bu kelimeyi duyduğum o anda derin bir karanlık belirdi, tanıyorum o karanlığı ben, daha önce de seanslarımda yaşamıştım o anı. Özgün varoluşum ile temas ettiğim andı. Bu alan aslında yokluğun, benliğin tamamen yok olmasının, bırakmanın deneyimi. Bırakma o kadar derin olabilir ki, farkındalık ve bilinç bile bir süreliğine sona eriyor.
Orada bir nokta gibi hissediyorum kendimi, karanlığın içinde bir an nefesimin sesi yok, derin bir sessizlik hali, bedenini görmüyorsun. Çok değişik bir varoluş hali, her şey ile oradasın ve izliyorsun; şahit gibi ama tüm bedeninle de burada ve sandalyede oturup bedenini (kütleni) hissediyorsun.
Bir müddet o anın içinde kaldıktan sonra bir anda kendimi bir sörf tahtası üzerinde, okyanusun içinde, dalgaların arasından geçerken izlemeye başladım. Pür dikkat bir yere bakıyor izliyordum, nereye baktığımı görmüyor ama devam ediyordum, aynı anda bedenimdeki akışı da hissediyordum. Ve o andan her yerde kum olan bir çöl sahnesi belirdi. Her yer kum ve ışıl ışıl parlayan güneş ve yansıttığı renkler, ne muazzam bir sahneydi. Ve o anda, danışmanım şu an nefesin nasıl dediği anda, zihnimden bütün bu olanlar şöyle geçti… Anne karnından dünyaya gelmek, karanlıktan aydınlığa, yani akışa, sürecin içine girmek ve sonrasında da her şeyi izlemek, her zerreyi, her kum tanesini, şahit olan gibi.
Mevlana’nın dediği gibi, “En derin varlığınız en küçük daralma ve genişlemededir. Bu ikisinin dengesi kuş kanatları kadar güzel ve uyumludur.”
Seansı kapatmadan önce son sözün ne olurdu?
Ve son olarak buradan seninle vedalaşırken söylemek istediğim şey ise; iyi ki vardın, iyi ki bizi seçmişsin. Acısıyla, tatlısıyla, iyi ki bu yolculukta birlikteydik.
Birlikte çıkacağımız yeni yolculuğumuz “Yas Çalışması.” Sen de kendi yas sürecin ile ilgili bireysel olarak çalışmak istersen, fatmanurbilgin@gmail.com adresine mail atabilirsin ya da Instagram’dan takip edebilirsin.
Kaynak: https://www.uplifers.com/vedalasmak-yas-calismasi-ile-yas-uzerine-dusunmek-hissetmek/
Comments